Çocukluğumuzda her fırsatta evden kaçıp patara plajında soluğu alır, geç saatlere kadar yüzer, kumsalda oynardık. Ergenliğe ilk adımlarımızı attığımızda zıpkınla balık avı için plajın kayalıklarına doğru gitmeye başladık. Dalma maceralarımız da böylece başladı. Biraz daha büyüdüğümüzde kum tepesini, kum tepesinde gün batımını izlemenin keyfini keşfettik. Yüz, dal, top oyna, balık tut, kumdan kaleler yap, güneşin batışını izle! Yok yok patara plajımızda. Bunlar toparlayarak anlatmaya çalıştıklarım aslında. Patarada çok daha fazlası var, yaşamanız gerek...
Siz de eşsiz Patara plajında güzel bir gün geçirip yüzdükten sonra Patara merkezinden ormanlık alana doğru ilerleyerek çam ağaçlarının etrafını sardığı yoldan geçip tepenin başlangıç noktasınına geldiğinizde ayakkabılarınızı çıkartıp, akşam serinliğinde kumda yürümenin keyfiyle kum tepesine ulaşabilirsiniz.Yanınıza aldıgınız şarabı açıp, güneş denizin üstünde kırmızıya dönünce mavi kırmızı karışımı tarifsiz manzaranın eşliğinde şarabınızı yudumlayabilirsiniz.
Tepenin bir tarafında alabildiğine yeşil ormanlık bir alan, bir tarafında çölü andıran uçsuz bucaksız kum, masmavi bir deniz ve tüm bunların ortasında ortasında siz...cennet bu olsa gerek, değilse bile benim cennetim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder